28 Haziran 2009 Pazar

Kurtuluş Uzaklarda....

Nihat gelmiş geri... Çok sevindim. Mutlu oldum. 
Peki seni neden gönderdiler. Anlamadım. Üzüldüm. 
Geleceğe olan inancım kaybolmaya, sahiplenme duygum azalmaya başladı. Bu böyle devam edecekse ne kupa isterim ne de ezeli galibiyetler. Çifter çifter sevineceğime tek tek gönderilişlerinizle üzülüyorum. Seni de, Aydın'ı da hangi takımda oynarsanız oynayın, rakip Beşiktaş olsa dahi sonuna kadar destekleyeceğime söz veriyorum. En azından sizler için yapabileceğim yegane şeyin bu olduğu bilerek ve üzülerek. 
Yolun açık olsun çocuk. 
Eminim saha da gereken insanlara gereken cevabı vereceksin. 

26 Haziran 2009 Cuma

Don Kişot

'' Hadi değiştirelim herşeyi
Devrim olsun bunun ismi
Başlıklar değişsin
Çirkinlik ve güzellik hepsi


Sessiz ol.. Kimse uyanmasın
Bir yudum iç şundan hemen ısınırsın


Kaçıp evden uzaklara şehre bakalım aylak aylak
Kaçıp gerçekten uzaklara hayallere dalalım teslim olmadan


Güzel bir özgürlük var bu gece içimde ve dışımda!


Don kişot olsun ismim bu gece
Rüzgarlara savaş açalım bu daha delice
Bir nefes çek şundan alışırsın
Yıldızlar gibi geceye hemen karışırsın

Kaçıp evden uzaklara şehre bakalım aylak aylak
Kaçıp gerçekten uzaklara hayallere dalalım teslim olmadan

Güzel bir özgürlük var bu gece içimde ve dışımda! ''

24 Haziran 2009 Çarşamba

Zahir

Karşılıksız aşkının zehrini taşıyordu bana.

Kokusu sinmişti inatçı ruhuma, kitaplarıma, ellerime.

Öyle çok öpüşürdük ki,

ağzının tadıyla yerdim yemeklerimi...

Öylesine inanıyordu ki dünyadaki son aşkla beni sevdiğine,

bir gün ansızın korkunç bir özlem duymaya başlamıştım kim olduğunu bilmediğim birine...

Şimdi ağzımda karşılıksız aşkın o aç tadı...

Karşımda O...

Ama eşitiz artık,

damarlarımızda karşılıksız aşkın o zehirli kanı...

23 Haziran 2009 Salı

Zan ve Etkileri

İstanbul'un 3 büyükleri arasında topçu alışverişi devam etmekte. Beşiktaş'ımızın defansının bel kemiği(!), kendi deyimiyle ''coşkulu taraftar'' Ultraslan'ın huzurunda artık. Şahsıma göre saatli boNba olmaktan öteye geçememiş, fazlasından ziyade eksiği bol bir topçuydu. Beşiktaş'ımda her daim güzide bir yedek olmaktan öteye geçmemeliydi ki, ilginçtir son yıllarda takımı çalıştıran tüm teknik direktörler kendisini ''joker'' olarak düşündüler. Tabii bunda mevcut kadro yetersizliğinin önemi oldukça fazlaydı diye düşünmekteyim. Kazma olsa da elde iyisi yoksa oynatmaktan başka çare var mı?


Artık beklemedeyiz. Basından takip ettiğimiz kadarıyla, her transfer döneminde olduğu gibi ne yazık ki forvet transferi peşinde koşturuyor sevgili yönetim! Bilinçli transfer politikası izlemeyeli o kadar yıl geçti ki... BU TAKIMIN ACİLEN KALİTELİ YABANCI STOPERE İHTİYACI VAR!

Mustafa Denizli'nin gelecek sezon Zapo'suz bir 18 düşünmesinden hareketle, kaliteli yabancı stoper transferi yanında en az 1 tane daha yerli stoper transfer ederek kulübeyi zenginleştirmeli sayın Denizli. Tabii gönül ister ki kendisi şöyle genç topçuları Paf'tan alsa en azından kulübe de tutsa yedek transferine de ihtiyaç olmayabilir fakat Denizli'nin genç topçulara olan vurdumduymazlığı bilinen bir gerçek.

Umut etmekten başka çare yok.

Bekleyip göreceğiz.

22 Haziran 2009 Pazartesi

Hoşbulduk...

Evet... dostum, kardeşim, abim, renkdaşım, yol arkadaşım, kader arkadaşım beni değerli bloguna buyur etti. Kırmak olmazdı arkadaşlar... Naçizhane yazılarımı buradan paylaşacağım artık...

Siyah- Beyaz;

umudumuz, yarınlarımız, geleceğimiz!

Pazar akşamı kutlamada söylendiği gibi:

'' Tek yol Beşiktaş! ''

Tekrar hoşbulduk.

Şampiyon

Hayırlısı diyerek ilk yazıma başlıyorum:)




Kardeşimin

14 Haziran 2009 Pazar

Rahatladım Az Biraz....


Rahatladım açıkçası. Şu son günlerin büyük olayı Mehmet Topuz kavgasında sonuca ulaşıldı ya acaip bi sevindirik oldum. Nedeni basit aslında. Daha haberi ilk duyduğumda, televizyonda verdiği formalı röportajı ilk gördüğümden beri Mehmet Topuz'u Beşiktaş'ımda istemediğimi herkese söyledim. Bana göre ilk başlarda olmasa da zaman geçtikçe olduğu takımda arıza çıkaracak adamdır kendisi. Ego patlaması yaşamaya uygun bir şahsiyettir. Kayseri gibi bir takımda bile hemen her topu isteyen, hemen her frikikte topun başında olan bir nevi takım oyununun içine eden adamdır. Benim takımım kim nederse desin (özellikle şimdi ki yorumcu Sergen gibilerinin söylemlerine rağmen) güzeldir. Eksikleri yok mudur? Bence gereğinden fazladır eksiği. Ama takımdır. Özellikle 100. yıl şampiyonluğundan sonra benim içime sinen, benim Beşiktaş'ı bu kadar bağlanmama neden olan eski günleri hatırlatan bir hali vardır. Varsın benim takımım CL'de sıfır çeksin, varsın benim takımım ligde ilk 5'e giremesin. Ama benim takımımın oyuncuları egolardan uzak, kendini bilen, saygılı, düzgün adamlardan oluşsun. Rakibe saygısızlık etmesin, varını yoğunu ortaya koysun ama kavgasız dövüşsüz bitirsin maçlarını. Başkasına kelleni uçururum hareketi yapmasın, ikili mücadelelerde tabanla girmesin, karşı takımın oyuncusunun baldırlarına kramponlarının en sivri yerleriyle basmasın. Adam olsun kısaca. Yoksa Mehmet Topuz kalitesinde, kişiliğinde adam çok. Asıl Metin, Ali, Feyyaz, Kadir, Gökhan ve diğerleri gibi efendi, düzgün adam bulmak zor. Hele hele böyle bir başkanımız varken ( ne söyleyeceğini bilmeyen, her türlü olayın baş kahramanı) bulmak daha da zorlaşıyor ya neyse. Bir gün başkan da, onun gereksiz yönetim tayfası da (özellikle kendinden ölesiye nefret ettiğim Levent Erdoğan şahsiyeti kastedilmektedir) gidecektir. O günü sabırsızlıkla beklemekteyim. O gün heralde Beşiktaş bayraklarını camlara, balkonlara asmanın en doğru zamanı olacaktır.